Tag Archive for 'sony'

Saldırı Sonrası SONY!

Biliyorsunuz ya da bilmiyorsunuz, geçtiğimiz aylarda Sony’nin başı siber saldırılar ile derde girdi. Firmanın bilgisayarlarına girildi, önce sinemalarda henüz oynamamış filmler çalındı, internete dağıldı. Daha sonra haberlerin ardı arkası kesilmedi. Personelin özel bilgilerine, şifrelerine kadar her şeyin çalındığını duyar olduk. Konuyla ilgili güzel bir yazı buldum. Paylaşmak istedim;

Alıntı:

Sony’de siber saldırı sonrasında ne oldu sorusuna cevaben, Fortune Dergisi, Sony Los Angeles Ofisi’nden adı açıklanmayan bir çalışanın anlattıklarına yer verdi.[2]. Özellikle siber saldırıya uğrayacak firmalar ve onların Bilgi İşlem departmanları için için ders verici nitelikteki bu konuda, anlaşılan o ki, Sony hazırlıklı değilmiş ve olayın vehametini de hemen anlayamamış.

 

Sony’ye yapılan siber saldırı konusunda hala ortalık çok sıcak. Bir cephede saldırının teknik tarafı yani “kim tarafından yapıldı?”, “niye yapıldı?”, “hangi yöntemle yapıldı?”, “neden Sony hedef seçildi?” gibi sorular ve tabi ki, FBI’ın cuma günkü Kuzey Kore suçlaması ile Obama’nın “cezasını keseceğiz” açıklaması var[1].

Diğer taraf ise daha magazinsel ve hatta yer yer eğlenceli, “meğerse yeni bir James Bond arıyorlarmış, hem de zenci..”, “ABD’de büyük tepkilere yol açan ve SOPA olarak adlandırılan kanun tasarısı konusunda, meğerse –başta Google–, bu firmalar el altından uygulamalar yapıyormuş” ya da “meğerse kadın sanatçılar tahminlerde çok daha az para alıyormuş” ya da “Sony yöneticisi Angelina Jolie için “şımarık arsız” demiş” ya da bla bla.. Sony’den ortaya dökülen belgeler ve e-maillerde pek çok hikaye var ve konuşuluyor..

Ama bir de “Sony’de bu olay olduktan sonra, içerde ne oldu?” sorusu var. Siber saldırıların gitgide daha sofistike ve hedefli hale geldiği günümüzde, bu tür bir saldırıya uğrayacak firmalar için ders verici nitelikteki bu konuda, Fortune Dergisi, Sony Los Angeles Ofisi’nden adı açıklanmayan bir çalışanın anlattıklarına yer verdi.[2]. Anlaşılan o ki; Sony hazırlıklı değilmiş ve olayın vehametinin düzeyini de hemen anlayamamış. Çalışanın anlattıkları şu şekilde;


Şükran gününden önceki pazartesi sabahı, hepimiz ofise gelmiştik. Bazılarımız bilgisayarlarını açmış, çalışmaya başlamışlardı. Sonra sabah 8:15 civarında ekranlar karardı.

Bütün networkü derhal durdurdular. Haftanın kalanında pek çalışamadık. Gerçi tatil haftası olduğu için pek sorun da olmadı. Ama sonraki salı ve çarşamba günü yaşananlar, bunun basit bir hack olayı olmadığını ortaya çıkardı.

Şükran günü arkasından, dosyalarımızı ve yıl bitmeden yapmak zorunda olduklarımızı, geri almamızın uzun süreceği esprisi yaptım ama gerçekten de böyle olduğunu ancak sonraki pazartesi-salı anladık.

Olaylar daha net hale geldi ve hangi bilgilerin çalındığı ortaya çıkmaya başladı. Anladık ki, tekrar normal hale dönmemiz haftalarca sürecekti. Çarşamba ya da perşembe civarında, insanlar “bankanı ara”, “şifreni değiştir” ve “çek hesabını yenile” gibi cümleler kurmaya başladılar.

Çok rahatsız oldum. Ama sadece ben değil. Bütün çalışanlar, tasarrufları, emeklilik fonları ve çocukları konusunda endişeye kapıldılar.

Ve.. maalesef bloglardan birisinde bütün bilgiler vardı. Bu bloglardan ya da web sitelerinden, Michael (Lynton, Sony’nin CEO’su) ve Amy’den (Pascal, Sony eşbaşkanı) alamadığımız bilgileri alıyorduk.

Haftasonunda, bütün banka hesaplarım ve kredi kartlarımdaki her hareket için bir SMS oluşturulacak şekilde düzenlemeler yaptım. Birikimlerimin uçmasını görmek istemiyorum.

5 banka hesabım ve kredi kartım için, her bir şifremi tek tek değiştirdim. Sonra 401 (K), sağlık sigortası, 3 e-mail hesabı ve Facebook şifrelerini değiştirdim. daha sonra Amazon, eBay, PayPal ve diğer alışveriş sitelerindeki şifrelerimi değiştirdim. Yani 25-30 tane şifre değiştirmiş oldum.

Sonrasında iş yerinde ödünç laptoplar, kalem ve kağıtla sunumlar ve veri tabanları hazırlamaya başladık. İş için gereken dosyalar, PDF’ler ve sözleşmeler hazırladık. Yapabildiğimiz kadar çalıştık, işe dönmeye başladık.

Bu arada ben iş bilgisayarımdan bir daha asla finansal işlem yapmamaya karar verdim. Eğer çok acil bir şey gerekirse, akıllı telefonumu kullanırım ya da eve giderim. Risk almaya değmez.

Bazı arkadaşlarımız daha da ileriye gittiler. Pasaportlarını bile değiştirdiler. benim için paramı ve finansal hesaplarımı korumak daha önemli.

Bir adım daha ileri düşünelim; birilerinin benim sağlık sigortamla tıbbi hizmet aldığını düşünmeli miyim?

Neden çalışanlara daha çok bilgi sağlamıyorlar. Neden güvenlik danışmanları tutmuyorlar?

Haberlerde bizim moralimizin düşük olduğunu okuyorsunuz. Ben “moralimiz düşük” demezdim. Daha ziyade “artık sürekli omuzumuzun üzerinden arkaya bakıyoruz. Bu sonsuza kadar da böyle olacak” derdim.

Görüldüğü gibi, Sony gibi dünya devleri bile “yeni dünyanın” yani siber saldırıların etkin olduğu bir dünyanın farkında değil. Felaket planlaması yapmamışlar. Çalışanları bilgilendirmedikleri ve çalışanların ne yapacaklarını bilemedikleri görülüyor. Daha önemlisi bu konuda “anında” tedbir alınmamış. Yapılmış herşey (şifre değiştirme gibi), olaydan günler, haftalar sonra yapılmış.

Bir yandan da, “iş bilgisayarlarından özel işlem yapılmaması” gerektiği görülüyor. Şahsi bilgisayarlardan çok daha fazla hedeflendiği için, iş bilgisayarları finansal ya da diğer özel işler için çok daha tehlikeli.

 

Kaynak : http://turk-internet.com//portal/yazigoster.php?yaziid=48651

Gelen Aramalar:

  • fortune dergi arşiv

Moto 360 Akıllı Saat

Akıllı telefon furyasından sonra sıra neye gelecek diye bekliyorduk. Akıllı gözlük ilk olarak Google tarafından Google Glass adıyla piyasaya sunuldu. Henüz yeterince yayılmayan ürünün bilinen meşhur bir rakibi de yok. Teknoloji acaba o tarafa doğru mu kayacak diye düşünürken, benim de beklediğim üzere akıllı saatlere bir yönelim oldu. Sony ve Samsung gibi firmaların hali hazırda akıllı saatleri piyasada mevcut. İyi yanları ve kötü yanları var. Çoğunun kullanışsız ve gereksiz büyük oluşu en büyük handikap.

Yakın zamanda Motorola da akıllı saat teknolojisine el attığını duyurdu ve Moto 360 ın haberleri gelmeye başladı. Rakiplerinden daha üstün bir cihaz gibi duran Moto 360 ın tanıtım videosunu izleyebilirsiniz. Bilinen teknik özellikleri; 512 MB Ram’e sahip Sanpdragon 400 işlemcili olacağı.

Atrix’ten Sonra Moto G

Selamlar arkadaşlar. Yine bir akıllı telefon sınıf atlaması gerçekleştirdik. Aslında aynı sınıfta devam ettik de diyebiliriz. Fiyat performans canavarı olan Atrix’ten sonra yine bir fiyat performans canavarı olan Moto G’ye geçiş yaptık. Yine güzel kampanyalar yakaladık ve iyi bir fiyattan aldık cihazımızı.

 

Yine Motorola yine Motorola. E telsizci adamız ne de olsa, başka telefon yakışmaz :). Tabi şaka bir yana, ben plastik Samsung kullanmaktan hoşlanmıyorum. LG bu aralar baya yol kat etti, gün be gün daha çok gelişiyor fakat fiyatları ortada. Keza Sony ye de asla sözüm yok ama onun da fiyatları ortada. Telsizlerle uzun süre uğraşmış bir adam olarak Motorola’dan sağlam ve uzun ömürlü iletişim cihazını rastlamadım. Bu durumu yeni nesil cep telefonlarında da görüyorum. Zira ATRIX’im denize girdikten sonra bile bana mısın demeyen bir telefondur. Aman kırıldı, aman bozuldu, aman sapıttı dertleriyle uğraşmayı sevmeyen bir adamsanız, Motorolayı öneririrm. Tabi siciline bakacak olursak Sony, bugüne kadar diğer tüm elektronik aletlerinde gösterdiği başarıyı, cep telefonlarına da taşıdıysa, aynı hazzı yaşatacaktır.

Sözü fazla uzatmayayım. Atrix dediğimiz alet zaten sadece benim kafadan insanların kullandığı bir aletti. Fakat Motorola, ticari kaygı sebebiyle, bu telefona verdiği yazılım güncellemesini Android 2.3 de kesti. 1gb ram, 1ghz çift çekirdek işlemci, tegra lı bir telefon 2.3 de kaldı. Resmen komedi. Ki rakiplerinde olmayan, herkesin ilk defa Iphone’da geldiğini sandığı Parmak İzi algılayıcısına sahip, hafıza kartı girişi olan, gorilla glass lı bir telefondan bahsediyoruz. Eh işte diyorum ya, ticari kaygılar. Eğer güncelleme gelseydi, ATRIX birkaç sene daha gidecek bir telefondu. Neyse benimki hala duruyor. AR-GE çalışmalarımda kullanmaya devam edeceğim. Sonuçta ömürlük cihaz.

Atrix’den sonra Moto G gibi bir telefon bana ilaç gibi geldi. Çünkü cihaz resmen ATRIX’in güncelleme almış versiyonu gibi. Hatta bunla kalmamış, hızlanmış, büyümüş, ekranı güzelleşmiş, falan filan. Tabi bu cihazın bile atrixten geri kalır yanları var. Hafıza kartı girişi olmayışı en büyük handikap. Gerçi duyduğuma göre yurt dışında hafıza kartlı versiyonu da satılacakmış. Tabi bu durum bizi pek ilgilendirmiyor. Ayrıca Atrix’in en büyük handikapı, şarj sorunuydu. Ki zaten bu sorun işletim sisteminden kaynaklıydı. Eminim güncelleme alsaydı şarj süresi 2 katını geçerdi. Nerden mi biliyorum? Bir zamanlar Xperia Active cihazım vardı. Android 2.3 sürümü beni deli etmişti. Telefonu hiç kullanmadığım halde akşam eve zor yetiştirirdi. Sadece işletim sistemi değişikliği ile, ki onu da sony vermedi, Cyanogenmod ile 4.1 e güncellediğimde, şarj süresi 3 katın üzerine çıktı diyebilirim. İnanılması zor bir farktı gerçekten. Hali hazırda bu cihazı kullanmaya devam edenler var ise, hiç beklemeden cyanogenmod rom yüklesinler ve bana dua etmeye başlasınlar.

Konuyu fazla dağıtmadan Moto G ‘ye geri dönelim. Cihazı şimdilik tanıma aşamasındayım. Eski cihazdaki tüm alışkanlıklarımı bugün adapte ettim. Ana ekranı aynı yaptım diyebilirim. Eski telefondaki, daha doğrusu hafıza kartındaki tüm resim, video, sms leri de Motorola’nın Geçiş uygulaması ile aktardım. Tabi 16gb in yarısı gitti bile. Gözünü sevdiğimin ATRIX’inde 16gb belleğe ek bir de 32gb kart takmıştım. Şimdi 32gb lık kartım süs oldu. Tabi her şey bir arada olmuyor. O da 2.3 ile traktördü malesef. Özellikle kullanan bilir, arka planda başka bir işlem varsa, örneğin program indirme veya yükleme, telefonu kullanmanız imkansız gibi bir şey. Yani çift çekirdeğin gingerbread de hiçbir işe yaradığını sanmıyorum.

Neyse geçmişi unutalım artık. Biz KitKat’dan bahsedelim. Her ne kadar geç kalmış olsak da, en azından piyasadaki son sürüme sahibim şu an. Gerçi bu keyfim de pek sürmeyecek sanırım ki Google Android L ‘ yi duyurdu. Şu an beta ama nexus’lar için hazır. Moto G’nin de Nexus’un kardeşi olduğunu düşünürsek ve Motorola’nın yine ticari hareketler yapmayacağını ümit edersek, kimbilir belki Moto G’ye de gelir bu sistem.

Kısaca Android L’den bahsetmek gerekirse, okuduğum ve videolardan izlediğim kadarı ile, birazcık IOS’a benzeyen daha sevimli görünen bir işletim sistemi yapmaya çalışmışlar. Ekran kenarları daha yumuşak, smooth bir işletim sistemi olmuş. Yani pazar gereği göze hitap etmeye çalışmışlar. Bence burada en büyük kaygının da Windows  işletim sistemli telefonların piyasaya hızlı giriş yapıyor olması. Bir yandan Tizen, diğer yandan Ubuntu’nun da geldiğini hatırlatırsak, Android de şekle önem vermeye başlıyor diyebiliriz.

Sonuç olarak Moto G ile napıcaz? Bu sefer akıllı durmayı düşünüyorum. Yani ihtiyacım olan bazı programlar için zorunlu olsa bile Root bile yapmak istemiyorum. Çünkü rahat durmuyorum. Kafam gereğinden fazla çalışıyor ve yaptığım hiçbir çalışmanın karşılığını para olarak alamadığım gibi, sonucunda kendimi yalnızlığa itecek çok fazla icat ve çalışma yapıyorum. Yaptıklarımı kimseye anlatamayıp kimseyle tartışamadığıma mı üzüleyim, yalnız ve parasız kaldığıma mı bilmem. O yüzden birazcık standart adam triplerini öğrensem iyi olur diye düşünüyorum. Haklısınız, 30 yaş bu kararı vermek için hayli geç. Daha 30 olmadık ya neyse… Kimbilir belki bir gün ben de teknolojik aletleri sadece kız tavlamak için kullanan o mutlu erkeklerden olurum :S :S :S

Şimdilik Moto G miz standart. Hangi akıllı telefonu alırsanız alın, şekilden biraz ödün verip, kabıydı, jelatiniydi mutlaka alın takın. Sonuçta sağlam alet, şekil aletten daha önemli. Ben bir de cüzdan kılıf aldım, özellikle yaz günleri işime yarayacağını düşünüyorum. Kredi kartı, para, kimlik ve telefon. Hepsini cüzdana koyabiliyorsunuz. Azcık araştırırsanız güzel seçenekler mevcut.

Baya baya döktürdüm yine. Konuşmak için ses tellerinizi pek  kullanmadığınız zamanlar, elleriniz çalışmaya başlıyor. Bugün kendi sesimi unuttuğumu fark ettim konuşunca. İnsana kendi sesinin yabancı gelmesi çok ilginç :) Keşke hem sosyal, hem de bu yazıları yazan biri olsak di mi :) Gerçi bunları yazmakta bir şey yok. Detaylı araştırma yazılarının yanında.

844 kelime ne ara olmuş anlamadım. Yeni telefon almayı düşünen arkadaşlar, kafalarına takılan konu ne olursa olsun, yorum bölümünden iletirlerse, elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım. Eski telefonlarını ayağa kaldırmak isteyen arkadaşlar da keza sorularını yöneltebilirler.

Hepinize sorunsuz, kurcalamasız, telefonunuzu sadece kız tavlamak için kullanacağınız  (bayanların da peşlerindeki hayvan pardon hayran sayılarını artıracakları) mesut günler dilerim.




Culha.NET